18 Mayıs 2009 Pazartesi

Annem ve Ben




Merhaba, Ben Günes TENES, 44 yasindayim evliyim ve 17 yasinda bir oglum var. Benim hikayem 2006 yilinin Haziran ayinda, yani 20 yil çalistigim bankadan emekli olmamdan 2 sene sonra basladi. Bes yildir sürekli kontrol ettirdigim fibrokistlerimin ne zaman basima is açacagini düsünüp dururdum. Düsüne düsüne de oldu zaten veya iyi ki düsünmüsüm de yakalamisim. Nisan 2006 yilindaki rutin kontrollerimde radyolog "problem yok ama keske eski çekimlerinizi de getirseydiniz" dedi ve beni 6 ay sonra kontrole çagirdi. Ama bu cümle benim septikligim ile de birlesince kontrol için 6 ayi beklemeden 2 ay sonra kendi basima USG çektirmeye gitmeme neden oldu. Bir saat sonra da disçi randevum vardi. Radyolog çekime basladi, iki dakika sonra sürekli yüzüne baktigim için bir terslik oldugunu anladim.Bana gögsümde 1 cm lik bir kitle oldugunu ve pek de hos görünmedigini söyledi. "KANSER mi? " diye sordum."Büyük bir ihtimalle " dedi.
Oradan çiktim arabama binip bir sigara yaktim teybe o gün aldigim Volkan Konak kasetini taktim ve disçiye gitmek üzere yola çiktim. Kasetin ilk sarkisi Kazim Koyuncu'ya itafen yazilan Gardas sarkisiydi. Nasil da uymustu o atmosfere. Ama o günden sonra o sarkiyi bir yil kadar dinleyemedim. Artik dinliyorum. Tam bir soktaydim! Disçide dört adet disimin kesimi yapildi. Sanki hiçbir sey olmamis gibiydi. Sadece Izmir'de oturan kiz kardesimi arayip meme kanseri oldugumu söyledim. Ayni günün aksami muazzam bir telefon trafigi ile ameliyati yapacak olan genel cerrahimi ayarlamistim bile ama ne esime, ne ogluma, ne de anneme hiç bir sey söylememistim. Ertesi gün uyandigimda bir gün öncenin rüya oldugunu düsündüm ama elimi gögsüme götürüp kitleyi fark ettigim zaman rüya olmadigini anladim. Sadece öyle olmasini diliyordum. Ayni gün hastaneye gittim,malum arastirmalar kemik sintigrafisi, mamografi ve igne biyopsisi yapildi.O gün de kimseye bir sey söylemedim. Ama artik söylemek gerekiyordu. Bir gün sonra biyopsi sonucum çikti. Veeee kanser tescillendi.
Esimi ve o zaman 15 yasinda olan oglumu karsima alarak "BEN MEME KANSERIYIM" dedim. Oglum Ülkem "TAMAM TEDAVI OLURSUN GEÇER BEN DAHA ÖNEMLI BIR SEY ZANNETMISTIM" dedi. Esim ise bir süre bakakaldi ne oldugunu anlamaya çalisir gibi, daha sonra da oglum odadan çikinca aglamaya basladi. Ben hemen itiraz ettim , su anda en son ihtiyacim olan sey etrafimda aglayan insanlardi, hepimiz savasçi bir ruhla dimdik ayakta olacak ve savasacaktik. Öyle de oldu zaten. Hemen kiz kardesim geldi beraberce anneme söyledik. Annem kabul edemedi tabi, tansiyonu firladi ve aglamaya basladi. Ayni sözlerle onu da susturdum ve benim bademcik ameliyati olacakmis gibi davrandigimi görünce onun da içi rahatladi morali düzeldi. Isin zor bir kismini daha halletmistik. Sonrasi malum 2 gün içinde ameliyat oldum. Ameliyat sonrasi doktorum tümörümün 1 cm oldugunu , ameliyat sirasinda yapilan frozen yöntemi patoloji ile lenflerimin temiz oldugunun görülüp lenfleri almadiklarini ve tümörü temizleyerek parsiyel mastektomi yaptiklarini sonuç olarak sadece RT görmem gerektigini söyledi. Ama yine asil patoloji beklenecekti. Bes gün sonra patoloji çikti. Evet T1M0NO , Evre I, invaziv duktal karsinom GRADE III meme kanseriydim.Ama CERB-2 pozitif çikmasi tümörün agresifliginin ölçütü oldugu için kemoterapi görmem gerekiyordu.Haydiiiii bu da nereden çikti! Son 25 senedir büyük bir özenle baktigim, röflesinin tonunu bile degistirmedigim, berber ucundan 1 cm fazla kestigi zaman meydan muharebesi çikarttigim uzun sari saçlarim da gidecek yani. AMA KUYRUGU DIK TUTMAK LAZIM! Ne yapalim bir gol yemistik ama maç daha bitmemisti. Bir gol de biz atabilirdik. Bedeli ne olursa olsun!
Simdi sira KT'ye gelmisti. Eeeeee! onkolog bulmak gerekiyordu.Ama her seyin en derin arastirmasini yapma hastaligi olan ben bunun da suyunu çikardim. Dalinda en iyi oldugu söylenen bes doktordan randevu aldim ve sirayla hepsine gittim. Bu arada da internet arastirmalari tam gaz devam ediyordu, günde yaklasik 5-6saat arastiriyorum. Sonunda gittigim doktorlardan dördü CERB-2(yani HER_2) tahlilim pozitif çiktigi halde HERCEPTIN adli ilaci lenf negatif oldugu için kullanmaya gerek olmadigini söyledi. Ama bir tanesi sigorta olarak kullanacagim dedi. Bak yine KAFAM KARISTI. Hangisi dogruyu yapiyor.? "Hadi biraz da yurt disi protokoleri nasil ona bakalim" dedim ve arastirmaya basladim. Sonunda MD Anderson Hastahanesi'nden Dr Banu ARUN ile baglanti kurup fikirlerini aldim. Sogolsun bana çok yardimci oldu. Amerika protokolünün de HERCEPTIN kullanilmasi yönünde oldugunu ögrendigim an ben de onkologumda karar kilmistim. Herceptin kullanalim diyen ve iyiki tanidim diye kendimi sansli saydigim onkologuma karar verdim iyi ki de vermisim. Bu kismi bu kadar uzun anlatmamin nedeni, bence hiçbir zaman tek doktorla tedavi karari verilmemeli bence, hele de konu KANSER olunca. Ve KT basladi 4 kür AC ve 12 kür HERCEPTIN+TAXOL uygulandi.1. Kürden 15 gün sonra saçlarimi kisacik kestirdim, 4 hafta sonra ise usturaya vurdurdum. Hiç de fena olmadi .Yaz günü de çok rahat oldu. Bu arada meme ameliyatim sirasinda çekilen filmlerde böbrekte kortikal bir kist görülmüs ama hastane ürologu önemli olmadigini tedaviler bittikten sonra bir film daha çekilip bakilabilecegini söylemisti. KT bitmesine 2 hafta kala kafam buna takildi. "dur bakalim bu kisti çok ihmal ettik ne yapiyor acaba diye ürologa gittim.O da "çok önemli bir seye benzemiyor ama anladigim kadariyla sen takilmissin bir MR çekelim bari" dedi.
Sonuç ne çikti biliyormusunuz?. Böbregimde primer tümör olarak 2 cm lik böbrek kanseri. Literatürde bile meme kanseri ve böbrek kanseri birlikteligi o kadar enderdi ki, o nedenle tetkiklerim Çapa Tip Fakültesi'nde radyolog konsültasyonuna girdi. Eeeee simdi ne olacakti KT bitmemis, böbrekteki tümörün acilen alinmasi gerekiyor ve bu arada bir de meme için 33 seans RT olacak. Haydi onlari siraya koyduk önce KT bitirdik, kan degerlerim normal oldugu için bir hafta sonra böbrek ameliyatimi oldum, (çok zor bir ameliyatti, böbrege ulasmak için vücudu ayakta tutan kaslarin kesilmesi sonucu uzun bir süre dik yürümek hayal oluyor) ameliyattan 20 gün sonra da 33 seans meme RT aldim. Veeeeeeeee o da bitti. Tedavim biter bitmez hazir esim de isten çikartilmisken Istanbul'u terk edip Izmir'e tasinip yeni bir baslangiç yaptik. 1,5 yildir Izmir'de yasiyorum 3 aylik kontrollerim bitti, 6 aylik kontrollerim için Istanbul'a gidip geliyorum.Tedavi sonunda kel kafali, sis suratli ve 17 kg olarak 81 kg'lik bir top gibi olmustum. Simdi daha iyiyim sislerim indi, saçlarim omuzlarima kadar uzadi (renkleri de kahverengi, laf aramizda koyu renk saç daha genç gösteriyormus iyi ki hastalanmisim yoksa ömür boyu sarisin kalacaktim) ve 68 kg indim. Hastaligim sirasinda sadece bir kez agladim o da sevgili Sibel KALAYCI'nin Kansere Gülümsemek adli kitabinin 128-129.cu sayfalarini okurken oldu . O sayfalarda hala kurumus gözyasim vardir. Tedavi sirasinda tuttugum günlügümü hala okuyamiyorum, ama bir gün okuyacagim. IKI KANSERIMI DE GELDIKLERI GIBI GERI GÖNDERDIM ÖNCE ALLAHIN SONRA DOKTORUMUN SAYESINDE, BIR DAHA GERI GELIRLERSE DE KAPIYI AÇMAYACAGIM. Artik uzun vadeli planlar yapmiyorum günlük yasiyorum. Bu hastalik bana sunu ögretti "HAYAT, BIZ BASKA PLANLAR YAPARKEN BASIMIZA GELENDIR". Bunun en iyi ikinci örnegini nasil yasadim biliyormusunuz dostlar? Agustos ayinin basinda Istanbul' da beraber oturan annem, erkek kardesim, esi ve iki çocugunu Izmir'e yanimiza tasimaya karar verdigimiz zaman.
Esyalari Izmir'e gönderdikten sonra biz de tam yola çikmak üzereyken annemin 1 ay önceden alinmis tiroid USG'sini çektirip öyle gidelim dedik. Iyiki de çektirmisiz. Canim annemin küçük hücreli akciger CA oldugunu ögrendik. 15 sene önce babami da ayni hastaliktan 1 hafta içinde kaybetmistik. Annem benim hastaligimi ögrendigi zaman "ALLAHIM BU HASTALIGI KIZIMA VERECEGINE BANA VERSEYDIN" diye dua edip durmustu, böyle yapma dedigimiz halde. Sonunda 2 sene sonra hem de en zor cinsinden bir hastaligi musallat etmisti kendine. Kendisinden hiç saklayamadik ayni gün ögrendi ve ne kadar zor bir çesidi oldugunu bildigi halde tevekkülle karsiladi. Ben Istanbul'da kalmayi önerdim çünkü kendi onkologuma götürecektim. Ama o" hayir ne kadar ömrüm varsa Izmir'de bütün çocuklarimla bir arada geçirmek istiyorum" dedi. Hemen ayni gün doktora gidilip istenilen tahlilleri yaptirdik. Doktor akciger tomografisine bakar bakmaz hücre tipinin küçük hücreli oldugunu bile anladi.Ama yine biyopsi yapildi. Sonuç ayni. 3 gün sonra acilen CARBOPLATIN-ETIPOSIDE kemosuna baslandi. Çekilen PET CT de uzak metastaz yoktu sadece yaygin lenf metastazi vardi. Ama annemin yasi(72) ve yaygin lenf metastazi doktoru tedirgin etti tabi ama elimizden geleni yapacagiz dedi. 4 kür KT gördü. Kemoterapiler çok rahat geçti 21 günde bir esimle beraber annemi arabanin arka koltugunu yatak yaparak Istanbul'a götürüp getirdik.Bu arada hem kendi, hem de annemin hastaliginda her an benim yanimda tam destegiyle duran ESIME ne kadar tesekkür etsem azdir. Annem Izmir'de çok mutlu hepimiz bir aradayiz günümüzün en az 12 saati birlikte geçiyor. Onun istedigi de bu zaten. RTde bitti 2 ay sonra kontrolumuz var. Kader ne kadar ilginç degil mi?Annem ve ben ayni doktorda, ayni hastaliktan ve ayni zamanda. Istatistiklere bakilirsa annemle ilgili yenilecek gibi duruyoruz.Ama hiç belli olmaz.Son sözü ALLAH söyler her zaman. ALLAH HEPIMIZIN YARDIMCISI OLSUN......... Tarih 30.1.2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder